Yaseminler Tüter mi Hala? - Alev Alatlı - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Yaseminler Tüter mi Hala? – Alev Alatlı

Yaseminler Tüter mi Hala? – Alev Alatlı

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: 2016
Eklenme: Ocak 18th, 2024
Dil: Türkiye
Sayfa: 116
Yazar: Alev Alatlı

1.304 Kişi Tarafından Görüldü

Her okuyuşumda içimin dalga dalga olduğunu bir tek Yasemin’lerde yaşadım. Her seferinde Naciye oldum paçalarım dolandı bacaklarıma. Peyker’e ağladım, Afroditi’yi bağrıma bastım her seferinde, Hasanimu ilk oğlum oldu. Arif’e çevremi verdim, Glafkos’un yatağında yasemin koktum.

Düşünülebilen her şeyin yaşanabildiğini, yaşanan hiçbir şeyin silinmediğini, her bulutun altında bir iz olduğunu yeniden bildim, yeniden bildim.

“Basılan ilk romanım Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? Ocak, 1985’de çıktı… Öte yandan, Yaseminler Tüter mi, Hâlâ, Eleni olarak doğan, eryaman escort Naciye’ye dönüşen, Türk kocasına dört çocuk doğurduktan sonra eski Hisar göçmeni bir Anadolu Rum’u ile evlenen bir kadının sahiciye yakın hikayesidir.

Ben yazdığımda Kıbrıs ve Kıbrıs’a benimki türden bir yaklaşım moda değildi – kitap yerini tam bulmadı. Türkler fazla Yunan yanlısı, Yunanlılar fazla Türk yanlısı buldular’dı belki bundan sonra..”Alev Alatlı

Yaseminler Tüter mi Hâlâ?” yazarın 1984 yılında basılan ilk romanı.Rum-Türk , Hristiyan-Müslüman çatışmalarına şahitlik ettiğimiz bu eser 1950 lerin Kıbrıs’ını gözler önüne seriyor.

Kadının her devirde kadın,her devirde salt cinsel bir obje olmaktan bir tık öte gitmediğini bizlere gösteriyor.
Eserde , Vakanüvis başlığı altında yer alan metinler de son derece çarpıcı.Bizlere olayın vuku bulduğu dönemin Kıbrıs’ı hakkında detaylı bilgiler veriyor.

Yaseminler Tüter mi, Hâlâ? Özeti

Peder Andrias’ın kutsal kuyuya sarkıttığı kova, taş duvarlara çarparak inmeye koyulduğunda, şafak henüz sökmemişti. Manastırın iletken taş duvarları, tangırtıları daha da büyüterek, koridorlara, hollere, inzivaya çekilmiş konukların odalarına yansıttılar.

Afroditi tangırtıları bahane etti, uyumaya çalışmaktan vazgeçti.Kumlanan gözlerini açtı, beyaz badanalı çıplak hücresinin tavana yakın penceresine asılı maviyi gördü. Doğruldu, alışkın bir dizi hareketle yemenisini sıyırdı, kalın örgülerinden fışkıran saçlarını geri sıvazladı, başının ağrısını geçirmek ister gibi sımsıkı bağladı yeniden. Döndü, bacaklarını sarkıttı.

Parmaklarının ucuyla yüksek demir karyolanın altına yerleştirdiği nalınlarını araştırdı. İnce, çıplak bacakları çivit mavisi parladılar alaca karanlıkta. Başucundaki şalına uzandığında, az ilerde duvarda, kendisini izleyen İsa ile göz göze geliverdi. İsteksiz bir tanığın telaşıyla çevirdi başını. Gözlerini oda kapısının sincan escort sarı tokmağına dikti. Öylece kaldı bir süre.

Sonra, ansızın kalktı, yürüdü. İkonanın önüne, meydan okumuşcasına dikildi. İsa’ya, ciğerini okumak ister gibi baktı. Gözleri hüzünle parlıyordu, akları solmuştu ve mahzundu İsa. Afroditi’ye acıyordu ve en önemlisi çaresizdi. Kadının, güneşin ve yılların öfkesinin birleştirdiği kaşları daha da çatıldı. İnce, uzun burnunun üstünde kalın bir çizgi oluşturdular.

yükselen Suriye dağlarına dikti. Bir ada sürgününün özle-miyle baktı dağlara. Nedense, İsa geldi aklına.”Görkemin izden utanın” diye geçirdi içinden. Öfkesini yanıtlayan Toros’lar oldu. Serin kuzey rüzgarı karlı tepeleri yalayarak geldi, ürpertti Afroditi’yi. Kara entarisinin etekleri havalandı, yemenisinin boştaki uçları yüzünde şaklatmaya koyuldu. Afroditi, İsa öncesi adaşı Kıbrıs tanrıçası kadar hareketsiz,

 

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.