Kafka Tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir “düzenek” gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gibi peşindedir… Kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar.
Sahilde Kafka, 21. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kitapları bağımlılık yaratan kült yazar Haruki Murakami’den, hayatın yavan gerçekliğine karşı büyülü bir dünyanın kapılarını açan bir roman.
Kafka, Tamura adını veren 15 yaşındaki delikanlının evden kaçışıyla kitaba giriş yapıyor. Babasıyla mesafeli ilişkisi, annesinin ablasını da yanına alarak, baba ve oğulu terk edişi, zaman içinde bu yarayla büyüyen çocuğun kehanetiyle; Kafkanın bilinç akışı şeklinde okuyoruz.
Kısa bir evden kaçışa hazırlık macerasına, Kafkanın sohbet ettiği Karga karakteri dahil oluyor. Ama, Karga bir hayali arkadaş mı, üst bilinç yansıması mi bu noktada belirsiz.
İkinci dünya Savaşı sırasında kırsalda yaşayan bir öğretmen ve ilkokul öğrencilerinin başından geçiyor. Ormanda mantar toplamaya çıkan öğretmen birden bire uyku haline geçip olduğu yere yığılan öğrencileriyle kalakalıyor, öğrencilerden biri dışında hepsi birkaç saat içinde kendine geliyor.
Haftalarca hastanede kalıp belli bir tanı konamayan, kendine geldiğinde adını dahil her şeyi unutan Kafkadan sonra ikinci baş karakterimiz “Nakata” .
Kaçarken yolda tanıştığı ve acaba ablam mıdır sorusuyla, üzerine erotik düşler kurduğu “Sakura”
Vardığı noktada, yeni edindiği arkadaşı “Oşima” (aynı zamanda en yoğun entelektüel yönlendirme Kafka ve Oşima arasındaki diyaloglar sayesinde okura zerk edilir.
Hem çalışıp hem yaşamaya başlayacağı kütüphane müdiresi ve annem mi acaba sorusunun hedefi “Saeki Hanım” ile birlikte Kafka cephesinde kitaba psikolojik çok seslilik gelmiş olur. Yükselen yeni seslerle beraber, geri kalan tüm okumayı, klasik müzik eşliğinde yapıyorsunuz, zira Murakami maestro edasıyla okurunu dinlemeye davet ediyor.