Med-Cezir - Elif Şafak - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Med-Cezir – Elif Şafak

Med-Cezir – Elif Şafak

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: 2010
Eklenme: Ocak 18th, 2024
Dil: Türkiye
Sayfa: 427
Yazar: Elif Şafak

1.113 Kişi Tarafından Görüldü

Son dönemlerin en çok okunan kadın yazarlarından Elif Şafak .. Med-cezir adlı eserinde gazete ve dergilerde yazdığı yazıları toplayarak günlük yaşamımızın içinden pek çok konuya farklı açılardan bakmamız için bize ufak bir pencere açmış.

“… bir gün bir bilge, kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar yol kenarında. Hayli merak eder bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle, ait oldukları yerlerde yaşamak istemediklerini, nasıl olup da bir ‘yabancı’yı kendi kardeşlerine yeğlediklerini. Biri karga, biri leylek… O kadar farklıdır ki kuşlar, ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine. Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır, leylek dediğinse leyleklerle. Yaklaşır ve merakla inceler kuşları. Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar. O zaman anlar ki, birlikte kaçar, birlikte uçar, beraber yaşamaları beklenenlerin yanında tutunamayanlar.”

Özet

Mahalle evlerinin tekdüze bahçelerinde sıkıntıdan kıpkırmızı kesilmiş elmaların üzerine, okunmuş gül dikenleri saplardı anneannem. Bana gelince, işin “okunma” kısmından ziyade, “yazma” kısmıyla alakadar olmaya başlamıştım o günlerde.

Altı yaşındaydım. Güzel günlüklerim vardı ve birde asla günlüklerim kadar güzel olmayan günlerim. Günlükler, aynakeş birinci tekil şahısların vakanüvisleriydi. Bir günlük,kişinin kendisini hayatın merkezinde zannetmesini sağlıyor;ballandıra ballandıra, sündüre sündüre BEN diyebilmeyi mümkün kılıyordu.

Oysa kendime değil, tamamen başkalarına dairdi o dönemlerde tüm karaladıklarım.Kendinden alabildiğine emin bir halde, hele hele tannazane bir biçimde BEN diyebilmek, yalnızlığı kendi seçimleri gibi algılayanlara mahsus bir ayrıcalıktır.

Bense,o hodbin perdeden gürleyemeyecek kadar seçeneksizdim muhtemelen ve bir o Kadar korkularla kuşatılmış. Önümde başka türlü bir seçeneğim olsaydı o vakitler, sanmam ki seçerdim yalnızlığı.

Bu yüzden işte, mahremiyete itina göstermeyen kalabalıkların boğuculuğundan kaçarak, kendine ait bir odaya çekilmek biçiminde tezahür etmedi bende yazma isteği. Tam tersine, Üstüme üstüme sırlanmış,kapanmış kapılarda, firarperest aralıklar açabilme arzusuyla başladım yazmaya.

Böylelikle,günlerimin nasıl geçtiğini değil, aynı zaman diliminde, bir öte yerde, ismini işitmediğim, cismine tanıklık etmediğim insanlar arasında günlerin nasıl geçtiğini hayal ediyorsam onu yazıyordum günlüklerime.Hayali/hakiki “diğerleri”ni sergiledikçe, kendimdeki uyumsuzluğu saklayabildiğimi sanıyordum; belki Tanrı‘nın, belki insanların gözünden, belkide salt kendiminkinden…

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.