Boyd Fletcher’ın bir zamanlar yaptığı şey, potansiyeli olan bir sokak çocuğunun farkına varmaktı. Jonah Blackhawk ise yıllar sonra istediği şeye sahipti. Saygı duyacağı ve hoşlanacağı yönde ilerleyen düzgün bir yaşamı vardı. Bunu elde edişini Boyd Fletcher’a borçlu olduğuna inanıyordu. İşte bu yüzden de Allison Fletcher’ın dünyasına sokulmak fikri, onu huzursuz ediyordu.
Boyd’un ona kefil olmasına rağmen, Allison, Jonah Blackhawk’ın kusursuz cazibesine ve hoş bakışlarına tutulmayı reddetmişti. Şüpheli bir şahsa gönül veremeyecek bir polisti o. Buna rağmen Jonah’nın her dokunuşu, kalp atışlarını hızlandırmaya yetiyordu.
Jonah, daha önce polislere hiç ilgi duymamıştı. Ta ki o ana dek. Ally, Jonah gibi bir adam için sınır tanımaz bir kadındı. Keşke onu arzulamaktan kendini alıkoyabilseydi
Keşke o insanı sarhoş eden gözlere, o içini eriten gülümsemeye sahip olmasaydı. Ve Ally, keşke Boyd Fletcher’ın kızı olmasaydı.
Özet
Jonah aynasızlardan nefret ederdi.Bu duygusunun, polislerin onu en verimli yılları boyunca rahatsız ettiği, yeterince hızlı kaçamadığı zamanlarda da epey hırpaladığı için derinlere uzanan kökleri vardı.
Cep harçlığını ilk kez on iki yaşında kazanmaya başlamış ve açık tutulan bir çift gözün paraya nasıl dönüşebileceğini daha o yaşta fark etmişti.
On üçüne bastığı yıl özenle toplanmış birikimini spora olan ilgisinin de katkısıyla küçük bir kumar işine yatırdı.Gerçekten girişimci Sir ruha sahipti ve çetelere hiç bulaşmadı. Her şeyden önce, gruplarla birlikte hareket etme eğiliminde olan bir İnsan değildi; daha da önemlisi, o tür organizasyonların gerektirdiği düzen anlayışını hiç umursamamıştı.
Birileri başa geçecekse, o mutlaka kendisi olmalıydı.Hem de esaslı bir şekilde!
Polis o zamana kadar hiç mesleki rakiplerinden daha önemli bir sorun haline gelmemişti. Ama o kibirli sersem diğerlerinden çok farklıydı.
Polisler arasında kuralları uygulama ve yöntemler açısından çok farklı birisinin bulunduğunu hiç fark etmediği için gafil avlanmıştı…