Düşünüyorum Öyleyse Vurun - İlhan Selçuk - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Düşünüyorum Öyleyse Vurun – İlhan Selçuk

Düşünüyorum Öyleyse Vurun – İlhan Selçuk

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: 2010
Eklenme: Ocak 18th, 2024
Dil: Türkiye
Sayfa: 290
Yazar: İlhan Selçuk

912 Kişi Tarafından Görüldü

Descartes’ın “Düşünüyorum öyleyse varım” diyerek insanlık onurunu yüceltmesinden yüzyıllar sonra “Düşünüyorum öyleyse vurun” diyerek düşünce özgürlüğü için yaşamını ortaya koyan aydınlanma bilgesi İlhan Selçuk’un köşe yazılarından bir demet.

Makedonya Kralı Filipos, oğlu İskender’in ne akıllı bir kişi olacağını ilk ne zaman sezmiş?

Bir at varmış, öylesine azılıymış ki kimse sırtına binemiyormuş. Hayvan, bütün binicilerini üstünden atıp benzetmiş; kiminin kafasını, kiminin çenesini, kiminin kolunu, kiminin bacağını kırmış.

Hani şu Amerikan filmlerinde rodeo denilen zanaatin ustalarını izliyoruz ya; onlara benzer ne kadar Makedonya kovboyu varsa azgın atı bir kez deneyip derslerini almışlar;toprağı öpmüşler.

İskender, atla binicilerini izlerken görmüş ki, hayvan gölgesinden ürktüğü için azıyor. Bunun üzerine atın sırtına atlayıp güneşe doğru sürmüş. Arkaya düşen gölgeyi görmediğinden ürkmemiş beygir, durulmuş, İskender’in buyruğuna girmiş; herkes bu işe şaşıp kalmış.

Kral Filipos  düşünmüş: Benim ne akıllı bir oğlum var, demiş, ünlü bilgeleri

öğretmen olarak görevlendirip kendisine iyi bir eğitim vereyim.O çağın en ünlü bilgesi Aristoteles olduğundan Kral Filipos’un emriyle İskender’i yetiştirmeye çalışmış.

İskender büyük yeteneklerini geliştirmiş; ama “cihangirlik” tutkularına saplanmış; dünyayı avucunun içine almaya çalışmış;ordusunu ardına takmış, gide bildiğince gitmiş; önüne kim çıkarsa ezmiş geçmiş.

Çoğu zaman yalnız at değil insanoğlu da kendi gölgesinden korkup azgınlaşır. Böyle durumlarda en iyisi sanırım yüzünü güneşe karşı dönmektir.

Çünkü kendi gölgesinden korkan adam, güneşe, bir başka deyişle aydınlığa, (daha başka bir deyişle gerçeğe) sırtını dönen kimsedir. Ürküp azgınlaşması da bundandır.

Aristoteles’in İskender’i olgun bir insan olarak yetiştirebildiği kanısında değilim. Büyük İskender yaman bir savaşçı, ünlü bir “cihangir” olabilir. Lisenin ilk sınıf edebiyat kitabında Aristoteles ile İskender’e ilişkin söylenilenleri okumuştuk. Anımsadığıma göre savaş meydanında yatan ölüler arasında dolaşan İskender, hocasına sorar:

Aristo bu nedir?

Bilge yanıt verir:

Zafer veya hiç!..

Okul kitaplarında Cengiz Han’dan Atilla’ya, İskender’den Sezar’a değin nice “cihangir”in neden ordularının başına geçip yer yuvarlağını ele geçirmeye çalıştıkları anlatılmaz, ama insan okuldan ayrıldıktan sonra merak edip kendisine sorabilir:

-Bu adamlar, niçin koskoca ordularla ülkeden ülkeye dolaşıp dünyayı ele geçirmeye çabalamışlar?

Bu sorunun yanıtını kurcaladıkça kişioğlu bilinçlenir; her bir savaşın ardında hangi nedenin yattığını öğrenip anlar; savaşçılığın iyi bir şey olmadığını algılar; ama iş işten geçmiş olur.

Eflatun demiş ki:

Ancak krallar filozof ya da filozoflar kral olursa

devletler mutlu olabilir.

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.