Halit Ayarcı gülmemek için dudağını kıstı. İnanmayan bir adamla çalışmak dünyanın en güç işidir.Artık bunalmıştım. Bütün dediklerinizi yapıyorum. Bu yetişmez mi?
İnanmaya ne lüzum var?
– Hiçbir şey yapmayın, yalnız inanın. Bize bu yeter…Halit Ayarcı bu sefer gerçekten hiddetliydi: Çünkü bana evvela inanç lazım. Saf kalple bu işin doğruluğuna inanç…
Siz çürümüş insansınız… Eski ruhsunuz! Hayata inanmayan insanla çalışılmaz. (…) Tarih günün emrindedir. (…) Bütün mesele şuradan geliyor: Kendinizi zamanınızdan üstün görüyorsunuz… Entelektüel gururu.
Ben bütün hakikatleri bilirim, demek istiyorsunuz!
Hayır, azizim, öyle bir şey olamaz. Bir insan bütün hakikatleri bilmez, bilemez…
…
Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde göründüğünden daha ironik ve derin bir bakışla, zamanı romanın odağına oturtuyor.
Eski bir zamandan yeni bir zamana ve böylece aynı zamanda, eski hayattan yeni hayata geçişi, ince, mizahi, şaşırtıcı bir üslupla sorgularken, her iki hayatın kurumları arasındaki geçişe dikkat çekiyor.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, bilenlerin tekrar tekrar okuduğu, bilmeyenlerin okudukça şaşıracakları bir başyapıt.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şiiri sembolist bir ifade üzerine kurulmuştur. Aynı anlatım tarzı romanlarına da zaman zaman sirayet eder. Ancak muhteva açısından metafizik eğilimleri ile estetik endişelerini şiire ayırdığı halde, sosyal temalar için nesri seçmiştir.
Romanları, zengin hayat hikayesinden taşarak Türkiye meselelerine kendine has yorumlar getirir.
Medeniyet değiştirme girişimlerinin insanımızı soktuğu çıkmazları araştırırken yaptığı tahliller, insanımız ve toplum yapımız açısından dikkate değer hükümler taşır.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü” toplumumuzun bu değişme süreci içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan bir teknikle anlatıyor.