Dünyamızın Gizli Sahipleri; “İstanbul gizemleri ve Uzaydan geldiler” kitaplarının yazarı
– Dünya Tarihin Karanlık Çağları
– Yaşı Bilinmeyen Şehirler
– Ehramların Büyük Sırrı
– Devler Ülkesi
– Devlerle İlgili Bilinmeyenler
– Piri Reis’in Amerika Haritaları
– Mayalar, Aztekler, İnkalar
– Pasifik Okyanusu’nun Kayıp Kıtası – Mu
– Atlantis ve Hiperbore
– Tufan
– Tevrat’taki Hiroşima
– Uçan Nesneler
– Başka Dünyalardan Gelen Ziyaretçiler
– Firavunlar Zamanında Uçan Daireler
– Uçun Dairelerin Tarihi
– Tarihin En Eski Metinlerinde Uçan Nesneler
– Küçük Yaratıklar
– Türkiye’yi Ziyaret Eden Uzaylılar
– Evrende Yalnız mıyız?
1938 yılında bir gün Çinli arkeolog Tchi Pu Tei, Çin’le Tibet’i ayıran sınırı oluşturan Bayan Kara Ula dağlarındaki bir mağarada esrarengiz işaretler ve bir çeşit hiyeroglifle kaplı yuvarlak taşlar buldu.
Yapılan ilk incelemelerden sonra bu taşların 12.000 yıl öncesine ait olduğu anlaşıldı. Taşların üzerindeki işaretlerle yazıları çözebilmek için 24 yıl uğraşıldı, sonunda ölümlü bir sonuca varıldı.
Oysa, bu öylesine şaşırtıcı âdeta korkutucu bir sonuçtu ki, Pekin Tarih öncesi Akademisi’nin aldığı bir kararla taşlarla ilgili bütün bilgiler gizli tutuldu.
Bu sürenin ardından, kararın geçerliği tartışmalara yol açtı ve sonunda Prof. Tsum Um Nui’nin başkanlığındaki araştırma komisyonu 1963’te raporunu sundu ve rapor arşive kaldırıldı.
Dört yıl daha geçti; 1967 yılının Haziran sayısında Sovyet dergisi Sputnik, Felsefe öğretmeni ve S.S.C.B. Bilim Akademisi Edebiyat Enstitüsü asistanı Vjatscheslav Zaitsev’in «On iki bin yıl önce var olan uzay gemilerine ait taş yazmalar» konusunda bir araştırmasını yayınladı ve böylece konuyu örten esrar perdesi yırtıldı.
Prof. Nui’nin raporunu izleyen araştırma, yuvarlak taşların binlerce yıl önce uçan gemilerle uzaydan gelen yaratıklarla ilgili bilgiler verdiğini anlatıyor ve Dropas ların serüvenini açıklıyordu.
Kimdi, neydi bu Dropas’lar? Kitabı okuyalım görelim.