Bailey Carpenter, işinde oldukça başarılı bir özel dedektiftir. Bağlı bulunduğu şirketin onu görevlendirdiği araştırma için, birinin evini gözetlemeye başlar. Evin etrafında olanları görmesine yetecek kadar yakın bir arazide, çalıların arasına gizlenir. Ancak onu büyük bir şok beklemektedir. Bir saldırgan!
Tam arkanda!
Gözlerini yeniden açtığında, hafızası, hiç hatırlamak istemeyeceği şeylerle doludur. Korkunç bir saldırıya uğramıştır. Yüzünü göremediği saldırganın ona yaptıkları Baileyi bir daha asla geri dönemeyeceği karanlık bir yola sürükler.
Yeniden geleceğim!
Saldırganın onu yeniden bulacağından korkan Bailey, kime güveneceğini bilemez. Kendini evine kapatmıştır. Şüphelendiği herkesi teker teker yerel polise şikâyet eder. Bu şikâyetler öyle bir hal alır ki, polis Baileyi, gördüğü herkesi ona saldıran adam zanneden bir paranoyak olarak görmeye başlar ve ciddiye almaz. İşte tam da bu noktada Bailey yapayalnız kalır. Artık kendinden başka kimsesi yoktur. Ya av olacaktır ya da avcı!
Özet
Özel dedektif Bailey Carpenter ,kendine olan güvensizlikle birlikte etrafında ki tüm adamları saldırganı olarak görmeye başlamıştı…
Bailey geçirdiği travma ile birlikte öz kardeşi Heath’in sorunları ile de baş etmek zorunda kalıyordu.
Miras yüzünden davalı olduğu üvey kardeşleri ile bir araya gelmekte onu hem yoruyor hem de tatmadığı duygular ile yüzleştiriyordu.Yiyeni Jade ise ikiyüzlülük yapmadan ona karşı olan tüm duygu ve düşüncelerini çekinmeden söyleyen ergen bir çocuk olmasına rağmen ,Bailey’ e yardım etmeye çalışan ender kişilerden bir tanesiydi.
Bailey yaşadığı saldırının izlerini atlatmaya çalışırken, ruh sağlığını korumakta zorlanarak ;bir taraftan da saldırgan ile ilgili ip uçlarını yakalamaya çalışmaktaydı…
Gerilim ve polisiye adına yazılmış harika bir eser.Okurken kitabın için de yerinizi alacaksınız.
Son sayfalara geldiğiniz de insanın hiç bir yerde güven için de olmadığına karar vereceksiniz…