Şehrin İtirazı (Gezi Direnişi Öncesi İstanbul Filmlerinde İsyan Eşiği) - Feride Çiçekoğlu - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Şehrin İtirazı (Gezi Direnişi Öncesi İstanbul Filmlerinde İsyan Eşiği)  –  Feride Çiçekoğlu

Şehrin İtirazı (Gezi Direnişi Öncesi İstanbul Filmlerinde İsyan Eşiği) – Feride Çiçekoğlu

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: 2015
Eklenme: Ocak 17th, 2024
Dil: Türkiye
Sayfa: 152
Yazar: Feride Çiçekoğlu

787 Kişi Tarafından Görüldü

İstanbul’un itirazı var: Kamu alanlarının özel çıkara teslim edilmesine, ağacın, suyun ve toprağın yağmalanmasına, birçok dünya şehrinde yapılmış hataların tekrarlandığı sıradan bir kopya haline gelip kişiliğini kaybetmeye, yaşam biçimlerinin gayri insani bir hal almasına ve yaşamın ataerkil değerlerle boğulmasına itirazı var.

 

Feride Çiçekoğlu Vesikalı Şehir’den yedi yıl sonra bu kez, şehri isyanın eşiğine getiren bu itirazın Gezi Direnişi öncesinde üretilen filmlerdeki izlerini takip ediyor ve bu filmleri daha önceki örneklerle, 68 öncesinin Paris’indeki ve İtalyan Şehirlerindeki imar hareketleriyle ve oradaki değişimin bir kuşak filmlerine yaptığı yansımalarla ilişkilendiriyor:

Şehir sıkıntısı, hiçlik, boşluk, değer ve hafıza kaybı, depresyon, değersizlik duygusu ve öfke patlaması.

 

Gezi Direnişini bugün “kırmızılı” kadın, “dans eden”, “sapan atan” kadın imgeleriyle hatırladığımızı ve hem sayıca hem varoluş tarzlarıyla kadınların yoğun katılımını düşündüğümüzde, bu itirazın asıl olarak erkekler şehrine bir karşı çıkış olduğunu anlıyoruz..

 

AKM önünden başlayan o dolmuş yolculuğunda arka koltuğa sıralanmış oturan dört kadındık: İkisinin dizleri köşeli, biri hep pencereden bakan, öbürü ben. Ön koltuklardaki erkek yolcuların ve şoförün verdi­ği geriye itilmişlik duygusu, sokakta gece gezen kadını fahişe diye damgalamaya hazır bir şehrin filmlerine bakmaya yöneltmişti beni.

İstanbul filmlerindeki fahişe imgesinin izini sürebilmek için 1920’lere ve dünya sinemasına, geriye doğru bir yolculuk yapmam gerek­mişti.Yine şehri ve filmleri düşünüyorum, ama hem ben o eski ben değilim, hem de şehir sakinlerinin kendile­rine ve şehre dair algıları değişti.

Şehirdeki yaşama alanım gasp edildiği için ben yedi yıl öncesine göre daha öfkeliyim; İstanbul ise artık bu öfkeyi kolektif olarak ifade edebilen, “Ağacıma dokunma!” diyebilen bir şehir.

Direniş sürecinde kadınların öne çıktığı, LGBTi’ nin artık daha fazla görünür ve saygı görür olduğu, toplumsal hafı­zamıza “Yasak ne ayol!” gibi, “Faşizme karşı bacak omuza gibi!” gibi unutulmaz sloganların katıldığı bir şehir. Hayır diyebilen, isyan edebilen bir şehir

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.