Pi Cemiyeti - Reha Özcan - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Pi Cemiyeti – Reha Özcan

Pi Cemiyeti – Reha Özcan

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: 2018
Eklenme: Ocak 17th, 2024
Dil: Türkçe
Sayfa: 136
Yazar: Reha Özcan, Aytek Teoman

8.570 Kişi Tarafından Görüldü

23:59…

Günün son dakikası… Her şeyin bittiği yer gibi görünse de, sadece  60 saniye sonra koskoca, umut dolu, yepyeni bir günün başlayacağının işaretidir.

Hayat tam anlamıyla budur aslında… Her şeyin bittiği bir yerde, yeni başlangıçlar vardır. Çünkü biz, sandığımızdan çok daha güçlüyüzdür.

23:59…

Pişman İnsanlar Cemiyeti’nin saati.

O dakikadan itibaren, ülkenin dört bir yanındaki insanlar, belki de küçücük bir kulaklık aracılığı ile binlerce kilometre ötede yaşayan ve hiç tanımadığı birine sarılırlar.

 

Bu bir Perşembe büyüsüdür.

Bu, Pişman İnsanlar Cemiyeti çatısı altında birleşenlerin oluşturduğu güçtür.

23:59, günün son dakikası gibi görünse de, her şeyin başladığı yerdir.

Her şeyin başladığı yerdeyiz…

Her şeyin başladığı yerdesin…

Radyoda, Pişman İnsanlar Cemiyeti’ni dinlemiş olanlar olaya hakimdir.

Ancak gecenin bir yarısı gerçekleştiğinden, dinleme fırsatı olmayanlar için ufak bir açıklama yapalım istedik.. Reha’nın, gecelerden bir gece derin bir pişmanlık duygusu ile aklına gelmiş garip bir oluşum, Pişman İnsanlar Cemiyeti.

Cemiyet sadece bir radyo programı değil, gerçekten iyi ruhu olan iyi insanların bir arada olacağı ya da hepimizin nefes alacağı bir alan veya platform.

​Lakin, Pişman İnsanlar Cemiyeti’nin oluşup ortaya çıkması için Reha’ya bir yol arkadaşı gerekiyordu. Herkesin bildiği gibi, Cemiyet’e Aytek katıldı ve aslında Cemiyet’in kuruluş sürecinde Reha’nın yol arkadaşı oldu.

Hepimizin hayatında pişmanlıkları muhakkak var ancak bu pişmanlıkları yaşayarak hayatımızı daha güzel bir hale getiriyoruz. En azından bize göre “Keşke” demek yerine, istediklerimizi yapıp pişman olmak daha çekici.

​Uzun bir makale ile programı ya da Cemiyet’i en ince ayrıntısına kadar anlatmayı çok isterdik ancak gerek olmadığını düşünüyoruz.

Ayrıca, Cemiyet’in kadim hale gelen üyelerinin de Cemiyet’e büyük katkıları olduğunun altını çizmek istiyoruz. Cemiyet öyle bir ruh ki; herkes işin bir ucundan tutuyor desek yanlış olmaz.​

Yine de; Cemiyet sizler sayesinde var oldu gibi klişe ifadeler beklemeyin bizden. Cemiyet’i biz kurduk ve sizlere; “Bizimle gelir misiniz?” diyoruz.

Bugün sizlere muhteşem bir topluluktan bahsedeceğim. “Pi Cemiyeti“. “Pişman İnsanlar Cemiyeti”. 6-7 ay önce çok değerli bir arkadaşımın bana ‘bak sana ne dinleteceğim’ demesiyle tanıdım onları. İyi ki de tanımışım. Hisli sohbetleri, yüreğe dokunan şarkıları, yeri geldiğinde kahkahaları beni çok etkiledi. Hatta öyle ki Instagram sayfalarında gözümü kapatıp parmağımla kayıt seçerek kendimce o an ki duygularıma tercüman olacağını düşündüğüm fallar baktım.

Sevgili okurlarım, sizleri Reha Özcan ve Aytek Teoman ile başbaşa bırakıyorum. Kim olduklarını kendilerinden dinleyin. J

Öncelikle görüşmeyi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Olur da yanlış bilgi içeren bir sorum olmuşsa ya da cevap vermek istemediğiniz kusuruma bakmayın. Sizi hiç bilmeyenlere tanıtmak için merak ettiğimiz tüm soruları sormaya çalıştım. J

Pi Cemiyeti Kitabı Tanıtım Amaçlı Olup yazılar alıntıdır.

  • İlk kimin aklına geldi böyle bir cemiyet fikri? Ya da şöyle söyleyeyim ilk kim teklif götürdü? Okuyucularımıza birinci ağzından “başlangıcı” anlatır mısınız?

Aytek Teoman: Bana teklif geldi. (Kahkaha) Fikrin doğduğu yer Reha’nın zihni yani.

Reha Özcan: Her şeyin üst üste geldiği kötü bir dönemden geçiyordum açıkçası. Hem iş, hem aşk konuları çok can sıkıyordu ve dediğim gibi üst üste gelmişlerdi. Gecelerden bir gece, birden böyle bir oluşumu var etmek geldi aklıma. Yalnız olmadığımı tahmin ediyordum. Aytek’i aradım zaten hemen. O da düşünmeden kabul edince, yola çıkmış olduk.

 

  • İsmi kim buldu peki? Çok orijinal olmuş. J P.İ.C

Aytek Teoman: Fikirde olduğu gibi isim babası da Reha tabii.

 

  • Ne kadar zamandır bu işle uğraşıyorsunuz? P.İ.C

Reha Özcan: Çocukluk yıllarımdan beri radyoculuk sektöründe emek veriyorum desem yanlış olmaz. Birçok yerel ve ulusal radyoda programlar, canlı yayınlar yaptım. Kral radyoları, Number1 gibi radyolarda da prodüksiyonlardan sorumluydum. Aytek zaten sanatçı bir ailenin üyesi olduğu için müzik sektörünün içinde büyüyen biri.

Aytek Teoman: Reha radyolarda daha çok konuşan taraftı hep. Ben uzun yıllar DJ kabinindeydim. Sonra bir Number1 Türk macerası oldu ama yaklaşık beş yıl sürdü. Radyo ve televizyonun müzik direktörlüğünü üstlendim. Sonra da Cemiyet’te bulduk kendimizi işte.

 

  • Dinleyicinin programa ilgisi nasıldı başlarda, şu an nasıl?

Reha Özcan: Program başlamadan önce devasa bir PR kampanyası yürütülmedi. Zaten iki kişiyiz, pek yardım eden de yoktu. İki kişi, eşe dosta duyurduk işte başlarken. “Biz böyle bir şey yapıyoruz” dedik. Kent FM’de başladı program. İlk iki üç programı çok küçük bir kitle dinledi yüksek ihtimalle. Sosyal medya hesaplarındaki nabızdan da kitlenin ölçeğini anlayabilme şansımız oldu hep. Gün geçtikçe, her programda biraz daha büyüdü o kitle. Birçok şehre, birçok eve gecenin bir vakti misafir olmaya başladık. Şu an çok büyük bir kitleye hitap eder durumdayız.

  • Program amacına ulaştı mı sizce ? Ya da bir amacı var mıydı? Bu kadar ilgi görmesini bekliyor muydunuz?

Aytek Teoman: Programın bir amacı olmadı ki hiç. İlgi gösterilmesi konusuna gelirsek; evet ilgi bekliyorduk ancak bu kadar kısa sürede bu kadar yoğun ilgiyi beklemiyorduk itiraf edeyim.

 

  • Okurlarımıza biraz radyodan bahsederseniz. Hangi günler, hangi saatler arasında oluyor?

Reha Özcan: Perşembe, 23:59’da program… Bir de konuklu yayınlarımız oluyor, Salı akşamları 22:00’de. Ancak her Salı düzenli olarak yapmıyoruz bunu. Gelecek olan konuğun da takvimine bağlı olarak planlanıyor.

 

  •   Konuları neye göre belirliyorsunuz? Belli bir program yada kurgu var mı? Haftaya ne konuşacağınız belli midir mesela yoksa o günkü ruh halinize göre mi?

Aytek Teoman: Kesinlikle ruh haline göre… Programda ne konuşulacağını hiç kurgulamadık. Planlı gitmedi hiç. O günkü ruh hali neyse o. Misal; canlı yayına telefonla biri katılıyor, bir cümle söylüyor ve konu oraya kayıyor. Belli olmuyor yani.

  • Radyoda ikinizin karşılıklı konuşmaları, telefonlar ve şarkılar eşliğinde ilerliyorsunuz. Hiç “Kaybedenler Kulübü”nü andırdığınız söylendi mi?

Reha Özcan: Söylendi tabii… Kaan ve Mete’ye büyük saygı duyuyoruz. Onlar bizim üstatlarımız bu işin hakkını veren iki adam olarak. Fakat benzetilme konusunu çok kafaya takmıyorum. Farklı bir şey yapıyoruz biz.

Aytek Teoman: KK gibi kült olmuş bir oluşumun ardından karşılıklı oturup konuşan iki kişi kim olsa benzetilecekti. Reha’nın da dediği gibi; biz çok farklı bir şey yapıyoruz aslında. Tek bir duygu durumu veya ruh hali yok ki… Dibine kadar duygusal bir şarkının ardından oyun havası çaldığımız oluyor. Zaten aradan neredeyse yirmi sene geçmiş, nasıl benzeyebiliriz ki?

 

  • Peki bu iş için ilham aldığınız biri ya da bir olay oldu mu?

Reha & Aytek: Hayır.

 

  • Bu soru ikinize de. Sizi en çok etkileyen dinleyici kim oldu? Kimin hikayesi unutulmazdı?

Reha Özcan: Kaybettiği bir yakınını boş bulunup arayan bir dinleyicimiz vardı. Onun artık hayatta olmadığını unutup aramış. “Aradığınız numara kullanılmamaktadır” mesajını duyunca hatırlamış artık hayatta olmadığını. Bu çok etkilemişti beni.

Aytek Teoman: Yirmili yaşlarının hemen başında evlenip, işler yolunda gitmediği için bir yıl bile dolmadan ayrılmak zorunda kalan genç bir kadının hatırası etkilemişti beni. O can sıkıcı süreçten hatıra kalan dünya tatlısı bir çocuğu var şimdi. Yaşama sebebi olmuş. Bu çok derin ve kıymetli bir durum.

 

  • Günlük hayatta kelimelerle aranız iyi midir? İkiniz de Twitter’da oldukça aktifsiniz. Benim sormak istediğim insan ilişkilerindeki sosyallik dereceniz?

Reha Özcan: Çevremiz çok kalabalık gibi olsa da aslında tam anlamıyla sürekli konuşabildiğimiz kimse yok… Çok sosyal gibi görünsek de, kendi adıma söylemem gerekirse tanışıp sohbet ettiğim insanlar asosyal olduğumu iddia ediyorlar.

Aytek Teoman: Doğru… Kalabalıklar içinde yalnızlık edebiyatına girmeyeceğim şimdi tabii ama teknik olarak bunu yaşadığımız bir gerçek.

 

  • Kim daha duygusal kim daha komik? J

Reha Özcan: Böyle bir teste tabi tutmadık hiç kendimizi.

Aytek Teoman: Komik olma çabamız ve iddiamız yok zaten. Duygusal insanlarız, doğru. Gülünecek yerde hep beraber, ağlanacak yerde yine hep beraber ağlıyoruz.

 

  • Çok klasik olacak ama ikiniz de kendinizi 3 kelime ile tanımlasanız bunlar ne olurdu? J

Reha Özcan: Ben Reha Özcan.

Aytek Teoman: Tuhaf bi’ herif.

 

  • Biraz daha derin konulara giriyorum. Hayatınızda iz bırakan, unutamadığınız biri oldu mu? Yaşanmışlıklarla mı sunuyorsunuz programı?

Reha Özcan: Yaşanmışlıklar hepimizin hayatında zaten var, kime göre neye göre diye değerlendirecek olursak, belki benimki bir başkasına göre çok hafif ya da bir başkasınınki bana daha basit gelebilir. Unutamadığımız kişilere gelirsek de, kim geride bıraktığı insanları unutmayı başarabiliyor ki?

Aytek Teoman: Elbette yaşanmışlıkların ışığında ilerliyor program da… Onlar olmasa, bu kadar anlatacak, dinleyecek, yorumlayacak derinlikte olamazsınız. Tecrübe, havadan kucağınıza düşmez.

 

  • Bu bir sevgili miydi yoksa anne baba ya da dost muydu?

Reha Özcan: Bunlar biraz fazla özel. Paylaşmayı tercih etmeyeceğim şu an.

Aytek Teoman: Hepsi, aslında… Herbirinin hayatımızda başka özellikte izleri yok mu?

 

  • Aynı zamanda yazarmışsınız. Hatta ikinizin bir kitabı çıkmış. Pişman İnsanlar Cemiyeti adı altında. Okuyucularımıza kitaptan bahseder misin biraz?

 Aytek Teoman: Yazarız diyemeyiz. Yazar kavramı bence çok uzun süre emek verilmesi gereken ve insanları en doğru şekilde anlayabilme, hisleri aktarabilme yeteneği gerektiriyor. Biz henüz bu sınıfa koymuyoruz kendimizi. Anılar biriktirdik ve en samimi anlatımla kaleme, kağıda döktük, hepsi bu. İleride, umarım insanlar bizim için bu değerli kavramı kullanırlar.

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.