Peri mi yoksa cadı mı?
Budapeşte’deki ilkokul kütüphanelerinden birinin
sorumlusu, çocukların Aranka Mort diye çağırdıkları yaşlı ve huysuz bir teyzedir. Yemek yerken bile okumaya devam eden Laci dışında hiç kimse okulun en üst katındaki kitaplığa gidip kitap almaz.
Laci’nin okuduğu metinlerin üzerinde ancak sihirle açıklanabilecek bir etkisi olur. Aranka Mort’un değişmek için çocukların yardımına ihtiyacı vardır.
ÖNSÖZ den Kısa
Bu önsöz yazarın okura ilk seslendiği yerdir ve genelde okunmaz, atlanır.Ama lütfen sen bunu yapma! (Ancak çok mecbursan!)Merhaba Andi! Merhaba Bandi! Merhaba Fanni!Merhaba . . .
Haklısın. Bu böyle olmayacak. Oysa sana öyle çok merhaba demek isterdim ki ama insan deli olduğu sanılmasın diye tanımadığı insanlarla hemen konuşmaya başlayamıyor işte. Neyse şimdilik kitabın sonunda değiliz, başındayız ve bu birkaç sözden sonra şu konuda artık anlaşabiliriz: OKUR sensin!
Haklımıyım? Bak gördün mü işte!
Peki, sence ben kimim? iyi tahmin ettin! Yazarım.ismimi senin bilmen garip değil -kapakta görmüş olmalısın ama ben seninkini bilmiyorum. oysa me-rak ediyorum. Satırlarımı belki de bir büyük anne, bir büyük baba veya bir büyük büyük teyze okuyordur,senli benli konuşmak o zaman gerçekten de kabalık olur.
(Lütfen, lütfen beni affedin!)Her neyse kim olursan ol; oğlan, kız, küçük sevinçle selamlıyorum seni. Çünkü neler olduğunu bilmen önemli. Ben zaten biliyorum. Bu benim için ayrı bir şans hem pratik olduğunu da söyleyebiliriz. Çünkü ancak bu şekilde neler olduğunu anlatabilirim sana.
(Aksi halde bir şeyler uydurmam gerekirdi fakat bu pek de gerçeğe uymazdı değil mi?)Eğer hikayeye başlamayıp lafı daha da uzatacak olursam sıkıcı olduğunu söyleyerek kitabı hemen bir kenara atarsın.
Bu yüzden izin ver de sana son bir soru sorayım! Okula gittiğine göre okulunuzda kütüphaneci bir teyze var değil mi?
Hemen anlamıştım zaten! Beni niye mi ilgilendiriyor? Öğrenmek istiyorsan kitaba başla, o zaman nedenini kesin anlayacaksın.Ben biliyorum zaten.