Bu dünyada, belki de çok uzakta bir yerde size ait bir şeyler var ve yaşamak için sizin onu bulmanız gerekiyor. Ne yapardınız?
Laura, Vancouver’daki bir sokakta karşıdan karşıya geçerken bir kaza geçirir. Aynı saniyelerde Toronto’da, Julian’a da bir araba çarpar. Ruhları gökyüzüne yükselirken birbirleriyle karşılaşırlar.
Bu iki kişi ölüm ile yaşam arasındaki çizgide beden dışı bir deneyim yaşarlar. Bir süre sonra ayrılıp kendi bedenlerine geri dönerler; fakat ikisi de birbirlerinin ruhlarından birer parça alırlar. Aynı anda, farklı yerlerde yaşanan bu kazalar iki insan için yeni bir başlangıcın temelini oluşturur.
Artık Julian’nın gerçek hayatta tek bir amacı vardır, o da ruhundan bir parça alan Laura’ya ulaşmak.
Ama nasıl?
Bu dünyada ruh eşini bulamayanlara, başka bir dünyada, belki de hiç beklemedikleri bir zamanda aşkı yaşama umudu veren, sıra dışı bir kurgu!
Oldukça yaratıcı ve özgün bir aşk hikâyesinin sürükleyici kurgusunu okumak istiyorsanız Karen Magill bu kitabı sizin için yazmış demektir.
Özet
Laura evden işe, işten eve koşturup duran, hiç bir aktivitesi ve yaşama amacı olmayan bir kadındır. Ve tabiki hayatında da biri yoktur.
Julian ise bir ressamdır ve sergi açılışında resimlerini satıp inanılmaz para kazanır. Bu durum karşısında ona işinde hiç destek olmayan babası, annesi ve avukat olan abisi Julian’a karşı sıcak davranırlar.
Laura tam da arkadaşının ısrarıyla bir eğlence mekanına giderken ona Vancouver’da araba çarpar. Bu sırada Toronto’da sergi çıkışında Julian’a da araba çarpar.
İkisinin de ruhları bedenlerinden çıkıp gökyüzünde birleşir ve birbirlerine dokunduklarında aralarında bir etkileşim oluşur.
Çok geçmeden ikisi de bedenlerine dönmek zorunda kalır. Ama Julian, Laura’ya söz verir. Mutlaka bir gün Laura’yı bulacaktır.
Uyandıklarında birbirlerini hatırlarlar ama gerçek miydi hayal miydi emin olamazlar. Birbiri hakkındaki rüyaları da devam eder. Julian kötü rüyalar görmeye başlar. Laura’nın hayatı tehlikededir ve ona bunu anlatabilecek tek kişi Julian’dır. Julian çok geç olmadan onu bulmaya çalışır.
Bu romanda benim görüşüm, hayatımızın ve sevdiklerimizin değerini, hedeflerimizden kim ne derse desin şaşmamamız gerektiğini öğreniyoruz.