“O benim olmayacak olursa hayat artık taşınamayacak bir yük hükmünde kalacak.”
Günün birinde iyi bir edebiyatçı olma hayalleriyle yaşayan bir gencin, babasının ölümü ile birer birer yıkılan hayalleri ve verdiği hayat mücadelesini anlatan ve Halid Ziya Uşaklıgil’in Batılı anlamda Türk romanının başlangıcı kabul edilen, üzerinden seneler geçmesine rağmen zihinlerden silinmeyen romanı Mai ve Siyah, yazarın üslubuna müdahale edilmeden günümüz Türkçesine uyarlanmış hâliyle okuruyla buluşuyor.
Roman, o dönemin basın yayın (Bâbıâli) dünyasını ve bu dünyanın acımasız, ikiyüzlü gerçekleri karşısında yenik düşen Ahmet Cemil’in hayalci kişiliğinde Edebiyatı Cedide’nin bakış açısını yansıtır.
Mai ve Siyah bir düş kırıklığı romanıdır, hayal ve gerçeğin çatışmasını yansıtır. Mavi hayalin, siyah gerçeğin simgesidir. Mavi bir gecede başlayan roman siyah bir gecede, gerçeğin kazanmasıyla biter.
Hülya ve süs asıldır romanda. Gözlemci gerçekçiliği güçlüdür. Ruh tahlillerinde çok başarılıdır. Kahramanlarının yaşadıklarını içindeki çevreyle örtüştürerek başarıyla aktarır.
“Mai Ve Siyah.” için sadeleştirilmesi ve yeni yazıyla tekrar basılması hakkında ısrar edenler olduğu gibi eserin, yeni yazıyla basılmasına değil, fakat sadeleştirilmesine itiraz edenler de bulundu.
Eser eski halinde mevcut olmakta devam ediyor, eğer ona genç nesil de rağbet edecekse yeni yazıyla baasılması bir zaruret demek oluyor, bu takdirde de sadeleşmesine şiddetle lüzum var; mademki yeni nesle mahsus olacaktır, lisanını onun kabul edebileceği bir şekle sokmak teşebbüsün tabiî bir icabı demektir.