Bazen sırtımızdaki yükleri başkalarınında taşımasına izin vermemiz gerektiğini anlatan güzel kitaplardan birisiydi
Dublin Caddesi’nde Joss ve Braden’ın aşkıyla baştan çıkmıştınız…
Londra Caddesi’nde ise Johanna ve Cameron ile ihtirası doruklarda yaşayacaksınız.
Johanna’nın alkolik bir annesi ve bakması gereken küçük bir erkek kardeşi vardı. Babası alıp başını gitmişti, evi geçindirmek Johanna’ya kalmıştı. Artık sadece kardeşi için yaşıyordu. Erkek arkadaşlarını da bu yüzden zenginlerden seçiyordu. Kendi arzuları onun için önemsizdi.
Pasaklı kotu, dövmeleri ve hırpani tişörtüyle şehrin en seksi serserisi Cameron hayatına girdiğinde Johanna’nın bütün ezberi bozuldu. Onu öylesine çok arzuluyordu ki, kalp atışlarını bile bir türlü dizginleyemiyordu.
Cameron, barda birlikte çalıştıkları bu mesafeli görünen seksi kızılın sakladığı sırlarını açığa çıkarmaya kararlıydı… Teker teker savunma kalkanlarını indirecekti… Johanna çırılçıplak kalıncaya dek!..
Özet
Jo, alkolik annesi ve ergen erkek kardeşine bakmak için hem barmenlik hem de yarı zamanlı sekreterlik yapan; kardeşinin güvenli bir geleceği olması için zengin bir erkek arkadaşı olan güzeller güzeli bir kadın. Ama istismarcı babası ve ilgisiz annesi kendine güvenmesini imkansız hale getirmiştir ve güzelliği dışında hiçbir yeteneğinin olmadığını sanmaktadır, bu yüzden de hep aşksız, kendi gibi davranamadığı ilişkilerde boğulmuştur. Ta ki Cam’le tanışana kadar.
Kötü başlayan karşılaşmaları, aralarında cızırdayan cinsel etkileşime engel olamamış; ikili kendi sevgililerinden ayrılıp kendilerini bu tutkuya bırakmışlardı. Ama Jo’nun uzun yıllar süren güven sorunları, aklını yiyip bitiren kuşkular, Cam’in ilk aşkının tekrar hayatına girmesiyle daha da canlanır.