İstanbul’dan Son Mektup; Nur her gün Boğaz’ın sularına karşı, çocukluk evine, büyük bir beyaz eve bakar. karşı kıyıda. Anılar esintiyle yüzer – incir ağaçlarının kokusu, durgun yaz akşamlarının safran gün batımları. Ama artık o günler öldü.
Ev bir askeri hastaneye dönüştürülmüştür, İngilizlerin elinde bir savaş ödülüdür.
Nur’un yeni hayatındaki en değerli şey, bakımındaki yetimdir – korkunç bir sırrı olan bir çocuk. Tehlikeli bir şekilde hastalandığında Nur’un dünyası düşmanınkiyle iç içe geçer.
Düşman ve dost arasındaki sınırlar silikleştikçe, yeni bir tehlike ortaya çıkıyor – savaşın kalan gölgesinden bile daha tehditkar bir şey.
“Bu yaz için seni süpürecek. Lucy Foley zengin bir tarihi, akıllardan çıkmayacak sırları ve zamansız bir aşk hikayesini harmanlıyor’ Santa Montefiore, Sunday Times’ın Deverill