İs, yeniden deneyebilmeleri için bir şart koşmuştur, zamanı geldiğinde Korhan’a bir soru soracaktır ve alacağı cevap, ikisinin kaderini belirleyecektir. Korhan, aşk ve geçmiş arasındaki o saç teli kadar ince çizgide İs’i kaybetmemek için savaşırken, ikisi de kapıda onları bekleyen daha büyük bir fırtına olduğundan bihaberdirler.
“Bir ateş tam ortamızda yandığında, bir çocuk parkı sanki içinde olduğumuz bir nehir gibi bizi boğduğunda, günebakanlar yüzünü güneşe değil bize döndüğünde, ayrı ayrı bindiğimiz tren girdiği karanlık tünelden çıktığında ve biz o trenden el ele indiğimizde, onun benim ikiz alevim olduğunu anladığımda ve kollarında daluyku geceler geçirdiğimde, başlangıcın ve bitişin sadece onun yanı olduğunu anlamıştım.”
İs ve Korhan yalansız tüm gerçeklikleriyle birbirlerine açık kitap gibi kaldıklarında Korhan aşk ve geçmiş arasındaki o ince çizgide İs’i kaybetmemek için savaşırken, İs ise zamanı geldiğinde ona soracağı soru ile alacağı cevapla beraber kaderlerini belirleyecektir.
Lakin ikisinin de bilmediği tek şey; onları bekleyen daha büyük bir fırtına olduğundan bihaber olmalarıdır.
Serinin dördüncü kitabında düğümler alevlere dönüşüyor ve ruhların çıra gibi yanacağı büyük bir yangın başlıyor.