Sizi mutlu edecek bir kitap arıyorsanız rahatlıkla efsunlu adamlar kitabını okuyabilirsiniz.
Timuçin, ailesini kaybettikten sonra kalbini saklamış. Onun deyimiyle yatağının altına, kalan hayatında da kadınlar yatağın üstünde kalbi altında çekici, çapkın, ünlü bir barın ceosu ve vokalisti.
Eylül, güzel sanatlar akademisi son sınıf öğrencisi ve platonik olarak Timuçin’e aşık. Timuçin Onu fark etmiyor. Eylül ve ev arkadaşı mezuniyetini kutlamak için her zaman gittikleri aynı eğlence yerine gittiler ama bu sefer gizli saklı arka masalarda değil de ön masada oturdular ve Timuçin Eylül’ü fark etti. Tanışma ve kur yapma olaylarından sonra birlikte oldular.
Timuçin, Sabah kalkınca bir baktıki yanında sarışın güzel yok. Bozuldu çünkü kızları her zaman o gönderirdi. Ama bu sefer kız kendisi gitti ve akşam ki anılarını hatırlayınca kızla korunmadan beraber olduğunu hatırladı ve kızın bakire olduğunu kızı bulamaya karar verdi ve 3 gün sonra buldu.
Eylül’ün iç dünyasına kolayca dahil olabiliyoruz aslında. Neyi neden yaptığını hemen anlayabiliyoruz. Ama Timuçin’i yaptıkları yüzünden yerden yere vurmak istiyorsunuz fakat yaşadıklarını öğrenince de sarıp sarmalamak istiyorsunuz. Ah bir de “yürekten” deyişi yok mu? O kadar güzel ki.
Efsunlu Adamlar’ın ilki; Gökdeniz. Nam-ı diğer 1.88. Gözlerinin mavisinden, tutkuyla bağlı olduğu Harley’inden ve görür görmez sizi rengarenk bir efsunun içine çekmesinden tanıyabilirsiniz O’nu.
Tanırsınız! Güneş’i ise ona bakan güzel, yemyeşil, hüzünlü gözlerinden bilirsiniz… Diğer yarısını bulma ümidini çoktan kesmiş, yalnızca kendine güvenen eksik bir ruhtu o…
Kendini rengarenk efsun kuşağının içinde bulana kadar… Güneş hazır değildi. Gafil avlanmıştı. Peki ya siz? Siz hazır mısınız? “Sakin… Çok sakin…”