En yakın arkadaşınız hayatınızı elinizden alırsa ne yaparsınız?
Natty ve Sean, yıllarca çabaladıktan sonra kusursuz bir aile kurmuş gibi görünen mutlu bir çifttir.
Ama kusursuzluk diye bir şey yoktur ve çift bunu, Natty’nin eski dostu Eve’in onları ziyaretiyle birlikte acı bir şekilde öğrenir. Eve’in tam ihtiyaç duydukları anda uzattığı yardım eli, bu mutlu aileyi paramparça edecek ve geride tüm geçmişlerini sorgulamalarına neden olacak sorular bırakacaktır.
Tutkulu, kayda değer ve unutulmaz iki roman karakterinin sizi öfkelendirecek keskinliği… Çünkü iki kadının arkadaşlığından daha tehlikeli patlayıcı bir madde yoktur. “Söyle bakalım, aklından neler geçti bu hafta?” diye adama soruyor. “Her zamankilerden farklı olarak?”
Kadın başım yana doğru eğiyor. Onu çok da onaylamayan bir ifade ile izlerken daha doğru düzgün yanıt vermesini bekliyor. “Ölüm.” diyor adam. “Ölüm hakkında düşünüyordum.” “Ölmek hakkında mı?”
“Sadece ölmek ile ilgili değil… Ama öleceğimiz zamanı tam olarak biz seçebilsek muhteşem olmaz mıydı?” Kadının yüzünde tam bir şaşkınlık ifadesi beliriyor.
“Bunu zaten yapamıyor muyuz?” diye soruyor. “İntihar etmekten bahsetmiyorum.” “Ama gerçekten ölmeyi istemiyorsun elbette?” “Tabii ki hayır.”
Adam kanepede sırt üstü uzanıyor. Göbeği hafifçe şişmeye başlarken, Pantolonun kıvrımları da kasıklarının hizasında katlanıyor. Başını kadına doğru çeviriyor ve kısa bir an onu izliyor.
“En küçük kızım, Olivia, üç tane dilek hakkım olsaydı, ne yapardım diye sordu.” diyor, “Bu da benim aklıma takıldı. Gerçekten korktuğumuz ve aynı zamanda insanları birleştiren yegane şey ölüm korkusudur.