Zehir - S. J. Bolton - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Zehir – S. J. Bolton

Zehir – S. J. Bolton

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: Temmuz 2012
Eklenme: Ocak 17th, 2024
Dil: Türkçe
Sayfa: 496
Yazar: S. J. Bolton

2.295 Kişi Tarafından Görüldü

Gerçekler Acıtmaz, Öldürür.

“Tüyler ürpertici, esrarengiz ve çarpıcı. Bu, uyumadan önce okunacak bir roman değil.”
-News of the World-

Kabus görmeyeceksiniz… Çünkü uyuyamayacaksınız.

Her şey nasıl mı başladı? Sakin ve düzenli bir hayatım vardı,
ta ki cuma sabahı saat altıya birkaç dakika kala her şey altüst olana kadar…

“Şeytani bir zekâ… Dehşet verici bir son… Klas, hızla akan, sürükleyici bir gerilim. Kaçırmak istemezsiniz…”
-Lancashire Evening Post-

“Elinizden bırakamayacağınız bir gerilim romanı.”
-Booklist (Yılın En İyi 10 Suç Romanı)-

“Soluk kesici bir gerilim.” 
-Daily Mail-

“S.J. Bolton’ın ilk romanı Kurban’ın ardından yazdığı Zehir tam gerilim arayanlara göre. Heyecanlı bir gerilim romanı daha…
Bolton çok iyi yazıyor.”
-The Bookseller-

Önsöz

Hayatımın en karanlık saati, geçen perşembe, güneş doğmadan hemen önce başladı. Evden çıkarken “Güzel bir sabah olacak,” diye düşündüğümü hatırlıyorum; yumuşak bir hava ve sakin, umut vadeden, ancak yazın ilk günlerinde olabilecek bir gün doğumu.

Hava hâlâ serindi ama ufukta kaynaşan renkler kavurucu bi r sıcağın habercisiydi. Kuşlar, sanki son notalarını söylüyormuş gibi şakıyordu, böcekler bile erkenden uyanmıştı.

Sabahın en büyük armağanıysa çevremde uçuşan kırlangıçlardı, o kadar yakındılar ki gözlerimi kırpıştırmak zorunda kalıyordum.krmz Matt’in evine giden yola yaklaşırken kenardan yabani papatya kokulan yükseldi. Onun en sevdiği koku.

Bir an durup defne çalılarının orada gözden kaybolan çakıllı patikaya baktım, kokuyu dağıtmak için havaya tekmeler atarken papatyanın olgun elma ve sonbahar rüzgârlarının getirdiği odun dumanı gibi koktuğunu düşündüm.

Yoldan eve yürüyüp gizlice içeri girmenin ve adamı yastığına papatyalar sürerek uyandırmanın nasıl bi r şey olacağını merak ettim. Yürümeye devam ettim.

Carters Lane’in tepesine ulaştığımda Violet’ın evinin kapısının aralık olduğunu gördüm; kapının bu saatte açık olması normal değildi. Yaklaşıp eşikte durdum; soyulmuş boyalara, önümdeki koridorun karanlığına baktım. Muhtemelen erkenden kalkmıştı, yaşlılar genelde erken kalkar ama açık kapının görüntüsü beni rahatsız etmişti işte. * 9 * krmz Eşik nemliydi. Islak ayakkabılı biri dakikalar önce burada durmuştu.

Bu illa bi r şey demek değildi; tesadüf olabilirdi ama aklıma gelen olasılıkların hiçbiri içimde giderek büyüyen endişeyi gidermeye yetmiyordu. Kapıyı ittim.

On beş santimetre kadar açılıp bi r şeye çarptı. “Violet?” diye seslendim. Yanıt yoktu. Sessiz ev, bundan sonra ne yapacağımı merak ediyor gibiydi. Kapıyı biraz daha ittirdim. Birkaç santimetre daha açılınca ortaya ıslak bi r iz ortaya çıktı. İzin kenarından geçip içeri girdim. Kapının arkasında ağzı iple sımsıkı bağlanmış bi r çuval vardı.

Çevre Ajansı’nın sellere karşı dağıttığı kum torbalarına benziyordu. Ama bu çuvalın içinde kum olduğunu düşünmüyordum. Bir kere, o kadar ağır değildi. Ayrıca kum torbasının, özellikle de ıslak bir kum torbasının o bilindik düzgün şekli yoktu bunda ve ıslak değildi, sırılsıklamdı.krmz “Violet?” diye seslendim bi r kez daha. Violet beni duyabiliyorsa da bunu belli etmiyordu.

Koridorun sonundaki kapı açıktı ve üerideki odanın boş olduğunu görebiliyordum. Violet’ın köpeği Bennie’den bi r iz yoktu. İşte bu noktada endişem korkuya dönüştü. Çünkü bi r köpek, yaşlı ve hasta olsa bile herhangi bir tepki vermeden kimseyi evine sokmaz.

Violet hâlâ uyuyor olabüirdi; belki seslendiğimi duymamıştı. Bennie kesin duyardı. Dünyada yapmak istediğim en son şey olsa da dönüp çuvalın yanma çömeldim. Islaktı, katıydı ama içindeki kum değildi; kesinlikle kum değildi.

Cebimdeki küçük çakıyı çıkardım, ipi kesip çuvalı açtım. Sonra, çuvalı iki ucundan tutup silkeleyerek içindeki ıslak, et parçalarını Violet’ın yıpranmış muşamba döşemesine boşalttım. Hayattayken olduğundan daha da küçük görünen Bennie, önümde yatıyordu. Ölü olduğunu anlamam için ona dokunmam gerekmese * 10 * krmz de eğilip kaba tüylerine dokundum.

Yüzünde ve boynunda, atıldığı gölün ya da nehrin derinliklerine gömülürken çırpındığı anlarda oluşmuş yüzeysel birkaç yara vardı. Ama çuval hâlâ boşalmamıştı. Parmaklarımla yoklayınca bi r şey daha çıktı. Çok kötü yaralanmış, fena hâlde hırpalanmış ve birkaç yerinden kopmak üzere olan yılan, hareketsiz kalmadan önce son bir kez sarsıldı. Bir an kusacak gibi oldum.

Soğuk zemine oturdum, Violet’ı bulmam gerektiğini biliyordum, ama cesaretimi toplayamıyordum. Aklıma çok tuhaf bir şey geldi.krmz Çünkü bir şey eksik gibiydi. Okuldaki tarih derslerini hatırladım, Eski Roma’yı öğrenirken öğretmenimizin bizi eğlendirmek için anlattığı Roma hukuku, işkence ve infaz hikâyelerini tek bir sözcüğünü bile kaçırmadan dikkatle dinlerdik. Ölüm cezalarından bir i ilgimizi çekmişti:

Mahkûm -şimdi en korkunç suçu işlemiş olması gerektiğini düşünüyorum- bi r köpek, bi r yılan ve bi r şeyle daha birlikte bi r çuvala konuyordu; maymun muydu, yoksa bir çiftlik hayvanı mıydı? Sonra da Tiber Nehri’ne atılıyordu. Sınıftaki öğrencilerin çoğu gülmüştü. Sonuç olarak bu çok uzun zaman önceydi ve çuvala konan hayvanların seçiminde komik olan bir şey vardı.

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.