Uyandıran Rüya, Geçerli dünya görüşü bizlere yaşamın dinamik, ancak anlamsız olduğunu söyler.

Hayatta ne kadar sembolik anlam varsa, hepsini insan zihninin yansıttığını ileri sürer. Oysa dünya, katı bilimsellikle açıklanamayacak bir sihir ve gizem alemidir.

Sembolist dünya görüşü, bize hayatımızdaki kayıp boyutu tamir eden bir vizyon olasılığı sunar. Bu sezgiyi yeniden kazanarak, kişisel dramlarımızı arketipler bağlamında yeniden gözden geçirip düzeltebiliriz.

Hayat bir rüya ise, sıradan tesadüfler ve karşılaşmalar bize, kendi içsel gelişimimize dair zengin ve çok yüzlü bir ayna tutar. Dost, düşman, eş, ebeveyn, hatta yoldan geçen insan; hepsi kendimizi anlama arayışında engin öğretmenler olabilir.

Holistik yaklaşım, kutsal geometri, astroloji, matematik, kuantum fizik, mitoloji ve modern bilimle Jung psikolojisinin bulgularından yararlanan bu kitap, hayatımızdaki anlamlı tesadüflerin kökenlerine iniyor.

Sembolizm, yaşayan evrenin ince dehasını yansıtan “unutulmuş dil” dir. Yaşamda herşeyin birbiriyle bağlantılı olduğu gerçeğinden kaçmak mümkün değildir.

Tesadüfler kapısının ardındaki sihirli bağlantılar, günlük hayatımızın her alanında karşımızda duruyor.

Hem geçmiş hem de gelecekteki kaderimizin açıklanmasını hızlandıran daha geniş ölçekli güçleri yakından inceliyor.

Hayat Sadece Canlı bir semboller Kitabı ise,
O Kitabın yazıldığı Dili Bilmek Her Şeyi değiştirir.

Bilge insanlar rüya ve uyanıklık hallerinin bir olduğunu söylerler. Aslında uyanıklık deneyiminde nesneler gerçekmiş gibi görünse de, gerçek değildir.
Gaudapapa

Bizi rüyalarla aynı malzemeden yapmışlar.
Shakespeare

Bizden kaynaklandığına göre, (rüyalarımız) pekala tüm hayatımızın ve kaderimizin analojisi olabilir.
Goethe