Parasız Yatılı - Füruzan - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Parasız Yatılı – Füruzan

Parasız Yatılı – Füruzan

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: Nisan 2013
Eklenme: Ocak 17th, 2024
Dil: Türkçe
Sayfa: 158
Yazar: Füruzan

10.477 Kişi Tarafından Görüldü

1971 Şubatında ilk basımı yapılan ve o günden bu yana eksilmeyen bir ilgiyle okunan Parasız Yatılının yeni basımını sunuyoruz. 1972 yılında Sait Faik Öykü Ödülünü kazanan bu öyküler kitabı, Füruzanın çağdaş bir klasiği olma niteliği taşıyor.


Füruzan, sıcak, acılı, yer yer insanın içine işleyen anlatımıyla, toplumumuzdan çok iyi tanıdığı kesitler veriyor bize. Çok yazmasına karşın yavanlığa düşmemesinin nedenini, el atmış olduğu çevreyi, bu çevredeki insan kaynağını iyi tanıyor olmasıyla açıklayabiliriz.

25 yıldır okunan bir öyküler kitabı “Parasız Yatılı”. Füruzan’ın çağdaş bir klasiği…

Kısa Özeti

Sabah eskimişliğin buzulları burnuma dek geliyor.

Bilmem ne hanım geçen gün diyesiymiş ki, «Ayol onun kocası koskoca bir koca ki!» Her kez sobaya kömür atmak gerekir, yoksa söner. Sobada eskimiş kışların külleri var, ama mangal külleri. İki yüz gram beyaz peynir, yarım ekmek, «Anneciğim kış helvası alabilir miyim?» (çünkü yaz helvası da var, dondurulmuş tadı olan bir helva.)

Kaç kişi yaz helvasını bilip de yemiş içinizde. Zaten o çocuk tıpkı baba tarafı, anasına hiç çekmemiş, iyi de olmuş; anası dediğin ne ki, dikiş yok, nakış yok, ama: ne kadar havası vardı.

İlk tanışmada bu «hava»dan çokça söz edilmişti de dik kafalı, filan bulunmamıştı. Sonraki tüm çabası da boşa gitti, ne de olsa ilk eğitilmişliğine sırtını dönememişti: «Mahalle kızı, ne demeli»; diyecekleri sözü bulduklarında bir rahatladılar ki o kadar olur.

Çocukluğumu da eskisi gibi sevemiyorum, buna tam sevmemek de denemez, işte öylesine bir şey. Artık günün orta yerinde de sevinivermeler kalmadı. Bir şey var ki o çok önemli, insanlara sevgimiz arttı ve de güvenimiz; ufak tefek akıllı akıllı bakan bir kız, sana yakışan sonuna dek dayanmaktır, diyor, onlar mı çok iyiydiler, hadi canım ordan, herkesin kendince iyiliği nitelemesi var, kimse eri mükemmel değil; bunu öğrendiğimizde kendimizi tanımış olduk, beğendik de, bu ayağımızın suya ermesiydi.

Annemin dolu ıvır zıvırı vardı, çok eskiden kalma İran işi duvar halılarını özene bezene germişti odasına, bir büyükçe taş kömür sobası yanıyor, ısınıyordu her yan. «Benim kimseye ihtiyacım yok, kan içerim kızılcık şerbeti içtim derim, ama sen öyle misin ya, yok seni sanki sokaktan aldım, allah için söyle bendeki kadınlık, tutum nerde; kızım mal kıymeti bilmeyen, insan kıymeti de bilmez.»

Misafir odalarındaki eşyalara yabancınınmış gibi dokunulmaz, birileri gelince temiz bir naftalin kokusu sarar her yanı.

Öğretmen tırnaklara bakacak, oysa kemirilmiş, sıskacık ellerimi saklayacak yer de yok, okul önlüğüm gittikçe soluyor, soluyor; öğretmen sevgisiz, soğuk, yorgun.

İlkokulun o tanrısal öğretmenleri nasıl da korktuklarımız, saydıklarımızda nedense göğün bitimine doğru yok olup giderlerdi ders süresince. Bu yaz gittiğimiz denizde Rüknettin beylere rastladık, kaynının aracılığıyle iyi bir odun partisi vurduğunu, bunun dört yüz bin lira demek olduğunu öğrendik.

Karısının yabancı okullarda edindiği Fransızcasıyle güzel uzun gezilere, yabancı ülkelere gidi gidiverdiklerini anlattı.

O gün deniz dalgalıydı ama havada bir Akdeniz bulutu dört dönüyordu. Rüknettin beyin hanımı, bacaklarının diğer erkeklere en güzel görüneceği biçimi aramakla uğraştı, buldu ve rahatladı. Kumun altın inceliği avcumda şimdi: Gidelim, yahu bu karıyla bu herifle ne merhabamız var? Kitap Yazarak Para Kazanma Yöntemleri için tıklayın

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.