İnsana Ne Kadar Toprak Lazım - Lev Nikolayeviç Tolstoy - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım – Lev Nikolayeviç Tolstoy

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım – Lev Nikolayeviç Tolstoy

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: Şubat 2007
Eklenme: Ocak 17th, 2024
Dil: Türkçe
Sayfa: 117
Yazar: Lev Nikolayeviç Tolstoy

5.141 Kişi Tarafından Görüldü

Küçük kızkardeş: “Ne fark eder ki?” diye cevap verdi. “İşimiz kaba ve bayağı bir iş olabilir ama güvenilir bir iş. Hiç kimseye boyun eğmiyoruz. Ama şehirde sizin etrafınız insanı günaha teşvik edici şeylerle çevrilmiş.

Bugün her şey yolunda olabilir, ama yarın şeytanın kocanı kumarla, kadınla, şarapla baştan çıkarmayacağı ne malum? O zaman her şey mahvolur. Böyle şeyler görülmemiş mi sanki?” Evin reisi Pahom, fırının üzerine uzanmış kardıların konuşmalarını dinliyordu. “Gerçekten de öyle” diye düşündü.

“Biz köylüler çocukluğumuzdan ölümümüze kadar toprakla uğraştığımız için aklımıza böyle sersemce şeyler gelmez. Bizim tek sıkıntımız, yeterli toprağımızın olmayışıdır. Eğer istediğim kadar toprağım olsaydı, şeytandan bile korkmazdım.”

Bu kitapta Tolstoy insana bir şeyler öğreten, ders veren bazı hikayeler anlatıyor. Kitabın başlangıcı isminden de anlaşıldığı gibi İnsan Ne İle Yaşar?

Simon adlı bir tüccar ailesiyle küçük bir kasabada yaşıyordu. Durumları pek de iyi değildi. Kış gelmişti ve ısınacak bir deriye ihtiyaçları vardı. Adam ayakkabı tamirciliği yapıyordu. Bunu alabilecek kadar parası yoktu. Adam borç verdiği köylülerden parasını alırsa deriyi alabileceğini düşündü. Fakat köydeki kişiler Simon’a paralarının olmadığını söylediler. Simon çok üzüldü. Elindeki parayla bir meyhaneye girdi ve şarap aldı. Meyhaneden çıkışta; kilisenin önünden geçerken, çıplak bir adam gördü. Adamın üstüne bir şeyler giydirdi, adamı alıp evine götürdü. Adamın karısı başta bu adama yakınlık göstermedi; ama sonra adama alıştı. Adam geldiğinden beri ilk kez gülümsemişti. Simon buna çok şaşırdı. Adam, Simon’la birlikte ayakkabıcıda çalışmaya başladı. Adamın adı Michael’di.

Bir gün dükkanlarına zengin bir adam geldi. Ayakkabı diktirmek istedi. Michael adama bakarak ikinci kez gülümsedi. Michael çok çalışkandı ve ustasını geçmeye başlamıştı; fakat bu adama, ayakkabı yerine terlik dikti. Simon bunu görünce çırağına çok kızdı. Biraz sonra zengin adamın yardımcısı geldi ve adamın öldüğünü, ayakkabı yerine terlik dikilmesi gerektiğini söyledi. Simon ve eşi buna şok oldular.

Başka gün ise Simon’un evine ikiz kızları olan bir kadın geldi. Michael bunu görünce üçüncü kez gülümsedi. Kadın, Simon’un eşine bu kızların kendi öz kızları olmadığını söyledi. Kızları için ayakkabı diktirmek istedi. Michael kadın gittiğinde birden melek şekline girdi. Simon ve eşi şok oldu. Michael aslında kendisinin bir melek olduğunu, tanrıya karşı geldiği için cezalandırıldığını söyledi. Tanrının gerçekleri görmesi için ve bazı soruların cevabını bulması için, dünyaya gönderdiğini söyledi. Ve artık kendisi o soruların cevaplarını bulmuştu.

Simon ‘un eşinin kendisine merhametli davranmasıyla sevgiyi anladığını, zengin adam dükkana geldiğinde; arkadaşı ölüm meleğini yanında görüp gülümsediğini ve ikiz kızları gördüğündeyse insanın tek yaşayamayacağını anlamıştı. Bunlardan sonra artık gitmesi gerektiğini söyledi ve kayboldu…

ÜÇ SORU Bir zamanlar ülkenin birinde bir kral yaşıyordu. Aklına bir soru takılmıştı. Sürekli doğru zamanda işe başlamayı bilirse, kimin sözüne kulak verip, kimden uzak kalması gerektiğini bilirse başarısızlığa uğramayacağını düşünüyordu.

Bunların cevabını bulmak için ülkedeki tüm büyücüleri, âlimleri topladı, hepsine sordu ve aldığı cevaplar onu tatmin etmedi. Sonra başka köyde çok ünlü bir alimin yaşadığını duydu ve o köye gitti.

Kral, bilgeyi toprak kazırken gördü ve elindeki kazmayı alıp, ona yardım etmek istedi. Saatler geçti, bilge hiç sesini çıkarmadan oturuyordu. Kral buna sinirlenip’ ‘sorularıma cevap vermeyeceksen , sarayıma gideyim” dedi.

O an karnından yaralanmış biri yoldan geçiyordu. Kral o kişiye yardım etti, adamın yaralarını temizledi. Bunun üzerine adam uyanıp, kraldan özür diledi. Aslında kralı öldürmek istediğini ama saraya gittiğinde kralı bulamayıp buraya geldiğini anlattı. Kral adamı affetti. Bunun üzerine bilge krala dönüp şunları söyledi ” hayatta en önemli an şimdidir, en gerekli olan kişiyse yanındaki kişidir ve en önemli uğraş ise iyiliktir.”

İNSANA NE KADAR TOPRAK LAZIM? Köylü bir adam olan Pahom, elindeki paraları toplayarak köyde arazi aldı. O günden sonra hırsı daha da büyüdü. Bir gün başka bir adam gelip az miktarda parayla, daha fazla toprak veren bir yer olduğunu söyledi. Pahom adamı dinleyerek, sözü edilen yere gitti. Oradaki adamlara hediyeler verdi.

Toprak sahipleri ona bir şartla toprak vereceklerini, o da tarlalarında belli bir işaret koyup, güneş batana kadar ne ölçüde yürürse, yürüdüğü kadar toprak alacaktı. Pahom adamın dediğine uyarak öğle zamanı yürüyüşe çıktı. Öğleden sonra Pahom çok zorlandı. Sıcaktan dolayı kendinden geçti, fakat hırsı yüzünden daha da kendini zorladı. Daha fazla toprak almak için kendini hırpaladı ve sonunda öldü. Hırsı yüzünden o kadar toprak alacağına, yüz seksen santimlik bir toprak alabildi.

TEK KIVILCIM TÜM EVİ KÜL EDER İvan durumu yerinde köyde yaşayan biriydi. Oğulları ve gelinleriyle yaşıyordu. Yanında baktığı bir de yaşlı bir babası vardı. İvan’ın gelini günün birinde komşularıyla kavga etti. Bunun üzerine aileler de kavgaya karıştı.

Komşusu Gabriel, İvan’ı mahkemeye verdi. İvan’ın babası artık bu konunun uzamaması, onların komşu olduğunu söyledi. İvan babasını dinlemedi. Gabriel, İvan’ın gelinine el kaldırınca, İvan’da Gabriel’i mahkemeye verdi. Gabriel dayak cezasına çarptırıldı.

Gabriel bunun intikamını almak istedi. İvan’ın evini ateşe vermek istedi .Ve sonunda evini ateşe verdi. Bu yangınla nerdeyse köydeki tüm evler yandı. İvan’ın babası da ölünce İvan artık bu kavgayı büyütmek istemedi.

Artık evleri yandı ve Gabriel’le İvan’ın ailesi birlik olup yeniden evlerini inşa ettiler, aile arasındaki kavga bitti ve sonuna kadar mutlu yaşadılar.

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.