Hijyenik Aşklar - Yılmaz Erdoğan - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Hijyenik Aşklar – Yılmaz Erdoğan

Hijyenik Aşklar – Yılmaz Erdoğan

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: Mart 2012
Eklenme: Ocak 17th, 2024
Dil: Türkçe
Sayfa: 160
Yazar: Yılmaz Erdoğan

2.235 Kişi Tarafından Görüldü

Kalabalık geceleri bekleyen yalnız kahvaltılar için hep acele ediyorduk. Yağsız beyaz peynir tadında ilişkiler kuruyorduk. Seviyorduk. Sevmeyi seviyorduk.

Bazı el ele yürüyüşlerde yağmur yağsın istiyorduk. Hangi sevdanın üstüne yağmur yağsa, biz onu aşk belliyorduk. Hijyene önem vermiyorduk. Beyaz çarşafların üstündeki lekeler aşklarımızın haritalarıydı. Hangisi biz, hangisi yavru vatan oradan anlıyorduk.

Neyse… Hayatin orasında burasında gelişi güzel seslendirdiğimiz sözler uçucudurlar ama yazının böyle yeteneği yoktur, yazdıgınız yerde kalır.

Merhaba, ben GÜRBÜZ VURAL.. ekmek, kola, soda ve gazete için… Bu sabah… Çok erken… Henüz uyanmamışken… Dün gecenin alkol ağırlığın üstümden atmadan, bir alkaseltzer tabletinden başka hiç kimseyle görüşmeye hazır değilken telefonun başında sinir içinde beklemeye koyuldum.

Bakkalın telefonu sürekli mesgul çaliyordu. Bir esnafin telefonu mesgul çalamaz, çalmamal dır. Ama çalıyor işte…

Alo bakkal Hüseyin mi?..

Kimsin peki?

Muttalip mi?

Ha Hüseyin’in arkadaşısın öyle mi?

Arkadaslığınızın derecesi nedir?

Yani siparişimi sana söylersem Hüseyin’e iletebilir misin?

Direkt görüşebiliyor musun kendisiyle?

Ne demek “anlayamadım?’

Madem anlayamayacaksın niçin açıyorsun telefonu?

Telefon çalınca kaldırıp alo’ demekle iş bitmiyor!

Karşı tarafı anlama mecburiyeti var!.. Yanında dilimizi bilen kimse var mi? Hüseyin nerede peki? Ne zaman gelir Tekel’den.. Yani Hüseyin hiçbir sey söylemeden Tekel’e gidiyor ve yerine hiçbir işe yaramayan bir Muttalip bırakiyor öyle mi?

Muttalip, sayende telefonumuzu dinleyen arkadaşlar açısından son derece sıkıcı, manasız bir konuşma oldu… Telefonu kapatmasını biliyorsun değil mi Muttalip?

O elindeki ahizeyi aldığın yere koyacaksın… Yap bakayım… Muttalip telefonu kapatmayı basardı. Artık iki tablet alkaseltzere ihtiyacım vardı. Çok hızlı giyindim. Eşofman altına iskarpin giyecek kadar şuursuz ve sinirli bir şekilde asansörü çağırdım.

Evet artık kuşkum kalmamıştı, tümüyle aksilikler üzerine kurulmuş, sinir bozarak güldürmeyi deneyen bir komedi filminin içindeydim: Asansör bozuktu. Söylemeye gerek yok, altıncı katta oturuyorum. Asansörse zemin katta derin bir sessizlik içinde.

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.