Divan - Irvin D. Yalom - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Divan – Irvin D. Yalom

Divan – Irvin D. Yalom

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: 2010
Eklenme: Ocak 17th, 2024
Dil: Türkiye
Sayfa: 444
Yazar: Irvin D. Yalom

2.653 Kişi Tarafından Görüldü

Daha önce yayımladığımız Nietzsche Ağladığında kısa sürede kendi hayranlarını yaratarak bir ‘kült’ romana dönüştü. Bunun gibi yoğun metinlerde pek rastlanmayan bir ilgiyle karşılaşarak büyük övgüler aldı. Aynı yazarın hayranlarını hayal kırıklığına uğratmayacak bir başka romanını sunuyoruz bu kez: Divan. Yine yoğun, şaşırtıcı ve sürükleyici…

ERNEST psikoterapist olmaktan çok memnundu. Her geçen gün hastaları, hayatlarının en mahrem kuytularına davet ediyorlardı onu.

Her geçen gün Ernest onları rahatlatıyor, onlara şefkat gösteriyor, umutsuzluklarını hafifletiyordu. Karşılığında ise el üstünde tutuluyor, hayranlık topluyordu. Para da tabii; gerçi Ernest sık sık düşünürdü de, paraya ihtiyacı olmasa bedava da yapardı psikoterapiyi.

Ne mutlu işini severek yapana. Ernest da kendini mutlu bir adam sayıyordu zaten. Ondan da öte. Tanrı’nın sevgili kullarından olduğuna inanıyordu. Hayatının amacını bulmuş bir adamdı o, göğsünü gere gere şunları söyleyebilecek bir adam: İşte tam ait olduğum yerdeyim, yeteneklerimin, çıkarlarımın, tutkularımın zirvesinde.

Ernest dindar bir adam değildi. Ama her sabah randevu defterini açıp da o günü birlikte geçireceği canından aziz sekiz-dokuz insanın ismini gördü mü, ancak dindarlıkla ilişkilendirebileceği bir duygu sarardı bütün benliğini. İşte böyle zamanlarda, onu bu amaca yöneltmiş olduğu için -birilerine, bir şeylere şükranlarını sunma isteğiyle dolardı.

Bazı sabahlar, Sacramento Sokağı’nda, muayenehanesinin bulunduğu bu Viktoryen binanın çatı penceresinden sabah pusları arasında gökyüzüne bakar, psikoterapi ecdadının şafakta süzülüşünü görür gibi olurdu. “Sağ olun, var olun,” diye şakırdı. Hepsine şükranlarını sunardı, umutsuzluğa şifa dağıtan bütün hekimlere. Öncelikle, semavi siluetleri belli belirsiz seçilen, hepimizin ecdadı sayılacak olan Hazreti İsa’ya, Buda’ya ve Sokrates’e.

Onların hemen altında öncü atalar yer alırdı, biraz daha açık seçik: Nietzsche, Kierkegaard, Freud, Jung. Yere biraz daha yaklaşınca da dedelerimiz, ninelerimiz sayılacak terapistler: Adler, Horney, Sullivan, Fromm ve işte Sandor Ferenczi’nin tatlı tatlı gülümseyen yüzü.

Birkaç yıl önce Ernest, ihtisasını tamamlayıp da bütün hırslı genç nöropsikiyatristlerin tuttuğu yolu tutarak nörokimya araştırmalarına yöneldiğinde istikbalin ta kendisi, kişisel fırsatların altın arenası çaresizlik dolu çığlığına cevap vermişti ataları.

Yolunu kaybetmiş olduğunu görmüşlerdi. Onun yeri bir bilim laboratuvarı değildi ki. Gelene gidene ilaç yazacağı psikofarmakoloji işi de değildi. Ataları, onu alıp kendi kaderine taşıması için bir haberci göndermişlerdi

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.