Atatürk (Bir Milletin Yeniden Doğuşu) - Lord Kinross - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Atatürk (Bir Milletin Yeniden Doğuşu) – Lord Kinross

Atatürk (Bir Milletin Yeniden Doğuşu) – Lord Kinross

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: Kasım 2018
Eklenme: Ocak 17th, 2024
Dil: Türkçe
Sayfa: 536
Yazar: Lord Kinross

3.859 Kişi Tarafından Görüldü

MUSTAFA KEMAL, sonraki adıyla Kemal Atatürk, yirminci yüzyılın ilk yarısını olağanüstü kişiliğiyle etkilemiş büyük bir asker ve devlet adamıydı. Onu çağının diktatörlerinden ayıran iki önemli nokta vardı: Dış politikası, sınırları genişletmek yerine daraltmak esasına; iç politikası ise kendi ölümünden sonra da ayakta kalabilecek bir siyasal sistem kurmak düşüncesine dayanıyordu.

Bu gerçekçi ruhladır ki, memleketini yeniden canlandırmayı ve yıkık, dağınık Osmanlı İmparatorluğu’ndan yeni, katıksız bir Türkiye Cumhuriyeti yaratmayı başarabildi.

Atatürk’ün dış görünüşü alışılmış Türk tipine uymaz. Çoğu Türklerden daha sarışıncaydı ve çıkık elmacık kemikleri ile çelik mavisi ayrık gözleri vardı. Yapısı ince, hareketleri ölçülüydü.

Vücudundan dinlenme halindeyken bile enerji fışkırır; sanki her şeyi gören ve çelişik ruh halleriyle ışıldayan canlı, keskin gözleri bu enerjiyle parıldardı. Bazen düşüncelerini büyük bir açıklıkla anlatır, bazen çok az konuşurdu. İçindeki gerilim arada bir hırçın bir öfke halinde patlak verir, arkasından nazik ve sevimli bir ifade içinde yatışırdı. Dış görünüşünden övünç duyar, titiz bir zevkle giyinir, kaşlarını kıvırır, ellerinin ve ayaklarının biçimli oluşuyla övünür; hatta çok yakın dostlarının yanında, serinlemek bahanesiyle, bahçedeki havuza yalınayak girmekten çekinmezdi.

Halkın alkışlarından kendisine aşırı bir gurur payı çıkarmazdı. Yüklendiği görevi yerine getirmek için bu gösterilere ihtiyacı olduğunu bilir, ama bunları çok kez hafife alır ve pek seyrek kanardı. Dostlarından biri, bir gün halkın hoşuna gidecek bir davranışta bulunmasını söyleyince o küçümsemeyle, “Ben yaptığımı gösteriş için değil, milletimi ve kendimi tatmin için yaparım,” diye karşılık vermişti.

Bu iki amaç birbirine uygundu. Atatürk, yurdunu sahip olduğu bütün sevgi gücüyle severdi. İktidarı, hayal gücünün tutuşturduğu, üstün yaradılışının ve bükülmez iradesinin sürüklediği bir hırsla isterdi: Ama, yalnızca, milletine en yararlı olan şeyi, kendi zihninde tasarlayıp kararlaştırdığı biçimde sağlayabilmek için. Huzursuz bir zihindi bu. Batı uygarlığının, on dokuzuncu yüzyıldan beri Türk liberal düşününü etkilemiş olan ilkeleriyle beslenmişti. Boyuna, başkalarının düşüncelerini alır, kendine uydurur, benimser; ama hiçbir zaman sağduyudan uzaklaşmaz ve teorilere karşı şüpheci davranırdı.

Denemeci yöntemle hareket eder, “istenilen amaca doğru adım adım” ilerlemek için yaradılışındaki sabırsızlığı frenlemesini bilirdi. Bu adımları yine de hızlı atar; çok kere düşmanlarına olduğu kadar dostlarına karşı da sert davranarak, liberal amaçlara liberal olmayan yollardan ulaşırdı.

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.