Altın Bağ (Mustafa Kemal Atatürk'ün Hayatına Dair Bir Roman) - Mary Study Slater - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Altın Bağ (Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayatına Dair Bir Roman) – Mary Study Slater

Altın Bağ (Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayatına Dair Bir Roman) – Mary Study Slater

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: 13 Şubat 2015
Eklenme: Ocak 17th, 2024
Dil: Türkçe
Sayfa: 622
Yazar: Mary Study Slater

2.404 Kişi Tarafından Görüldü

Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatan en iyi Kitaplardan birisidir Altın bağ. Atatürk’ün, emperyalizme karşı vermiş olduğu kurtuluş savaşı ve geri kalmışlığa karşı emperyalizmle mücadelesi bu birbirinden zor her iki savaşı da kazanmasının sırrı, kurmuş olduğu Altın Bağlarda mı gizlidir

Atatürk çocukluk ve ilk gençlik yıllarında arkadaşlarıyla ; askeri öğrencilik yıllarında çağdaş batı düşüncesiyle ; aydınlanma dönemi aydınlarıyla ; Osmanlı’nın son zamanlarında cepheden cepheye koştuğu zamanlarda kadınlarıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle mensup olduğu ulusuyla, halkıyla altınbağ kurmuştur.

Çanakkale’de “Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum” derken Mehmetçikle ; Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’ya geçip kongreler düzenleyerek, hakkında tutuklama kararı çıkarıldığında askerlikten istifa edip “sine-i millete ” dönerken, esnaf, çiftçi, tüccar, din adamı, yorgun ulusla; işgalci Anadolu’dan tepelemöek için gereken silahı, cephaneyi ve parayı sağlamak için Sovyet Rusya’yla ve Hindistan’dan Mısır’a bütün bir İslam dünyasıyla “altınbağ” kurmuştur.

GİRİŞ

Seyyar satıcı taşımakta olduğu kapkacağm çıkardığı gürültüye uyumlu, kulak ürmalayıcı, berbat bir sesle, “Tavalar, çömlekler, tencereler!” diye bağırıyordu. Satıcı kadın araya kattığı ciyaklama ve naralarla, “Sacayakları! Körükler! Ne ararsanız bende var!” diye bağırmasını sürdürdü. Zübeyde yıkadığı sebzeleri bir tarafa bırakarak, bakırı çıkmış tenceresine baktı.

Zehirlenmeyi önleyici kalayı iyice gitmişti. Kendi kendine, “Küçücük tencerelerde yemek pişirmekten gına geldi. Ali’nin başını kaşıyacak hali yok. En iyisi şu satıcıdan bir tane alayım da, onu da bu dertten kurtarayım bari,” diye düşündü. İyice kapının önüne yaklaştığında, kapkacağm tangırtısı ve yaşlı kadının bağrışları kulakları sağır eder bir hal almıştı. Zübeyde bahçe kapısını açtı ve yaşlı kadın belini çepeçevre saran geniş kuşağından sarkarak, hasır sepetleri dolduran kapkacağmı tangırdata tıngırdata avluya daldı.

Kadın, kapkacak ve üstünde neyi varsa hep birlikte bir yığın halinde orta yere çöktüler. Çingene elindeki, rengi ve ne kadar eski olduğu belli olmayan kocaman bir paçavrayla, parlak yüzünü ve ensesini sildi. Uzun boylu ve pek zayıftı, burnu göze çarpacak kadar uzundu. Esmer teni iyice buruşmuştu ve yarı ak yarı kara, yağlı saçları yer yer başörtüsünden gözüküyordu. Ta ayak bileklerine kadar uzanan tumanı adi cins pamuktandı.

Kulak çınlatan bir sesle kahkaha attı. “Amm a sıcak, amma sıcak bir gün be, hele daha çok bir yük hayvanına benzeyen, benim gibi 11 iyice kadidi (iskeleti) çıkmış yaşlı bir karı için! Ne arıyorsun? Her neyse fark etmez, bende bulunur!”

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.